Sevgililer Günü

“Gönül ukbâ, beden dünya. Gönül aşkın dostu, nefis bedenin yoldaşı. Nefis düşman, gönül bir kaledir.”

Mustafa Kutlu

Yıkmayın o kaleyi…Sema hiç susmaz ve durmaz. Bir çığlıktır bazılarının yaşadığına dair, bir isyandır bazilarinin imtihanini anlatir, yaşamın bin bir rengiyle yıldızları boyayan kişidir astrologlar. Kalemimiz elimiz de boyayalım semayı bir kez daha. Gökyüzünde ki tutkudan ne haber….? İntikam, ihanet, ateş fışkırıyor hala daha Kova burcu Güneş tutulması  etkisiyle. Bazı zamanlarda yürek patikalarda seyir eden yolcu, yolun sonuna geldiğinizde belli mi olur yıkarsınız belki de içinde yaşadığınız imparatorluğu. Aşk bazen kendi hüzünlerinizle devşirildiğiniz, bağ bozumu şarabı kendinizin içtiği, kahpe yanılgılarla dolu mahzen gibidir. Aşk, sevgiye giden yoldur ve saf bir duygudur. Madde ile paha biçilmez. Aşk çocuk gibidir. Sürekli bakım ister (sevgi aşamasına geçene kadar) Taraflardan biri bu süreç de bencil davranırsa ne yazık ki o aşk bitmeye mahkumdur. Beklentiler yorar insanı. Taraflardan biri duyarsız, sağır ve körse diğer tarafın sesine, arzularına ne yazık ki ayrılıklar yaşanıyor. Fevkalade seyir eden ilişkiler de ise yine bireylerin yıldızlarının uyumlu olması sarsıntı geçirse bile yıkılmayan uzun vadeli ilişkilere tanıklık etmemize vesile oluyor.

Upapada yükselen karmik eşi veya ruh eşini göstermesi açısından önemlidir. UL yükselenlerin Jüpiter görünümü almış olması karmik eş göstergesidir ve son derece olumlu sayılır. İlişkiler analizinde diğer tüm fonksiyonlar tutmasa dahi UL noktası hepsinden değerlidir. Duygusal bağ nihayetinde beyinde başlar, dile dökülür, tende sonlanır. Bazı çiftler arasında ki cinsel temas formel kalıplardan arınmış ve doğal yollar ile gerçekleşebilir. Bunun analizi ise 7.evden tespit edilir. Venüs ve Mars yerleşimleri kadar son derece önemli olan KUJO DOSHA yani Mars baskısı çok önemlidir haritalarda. Erkekler Venüs’den kadınlar ise Mars’tan beslenir. 5.ev aşk, 7.ev evlilik ortağı, 8.ev ve 12.ev cinselliğin yansımalarıdır. Erkeğin Mars’ı ve Ketu’su, kadının Venüs’ü ve Satürn’ü ile kontağı ve diğer gökyüzü argümanları mutlaka kontrol edilmelidir. İlişki analizlerinde Ketu ve Satürn etkileşimi kadar kadının Ketu’su ve erkeğin Jüpiter görünümleri de etkileyici neticeler doğurmakta. İlişkiler üzerine başlı başına bir kitap yazmak gerekiyor esasında.

Her şey bir bütünün parçaları gibi sanki. 15 Şubat 2018 tarihinde Kova burcunda oluşacak Güneş tutulması anında tutkulu hissetmeniz normaldir. Kova burcunda ki Venüs-Güneş beraberliği gezegenin zararlı yönünü açığa çıkartırken o tutku sizleri teninizin kıyılarına sürükleyebilir. 2-3 Mart 2018 tarihlerinde Aslan dolunayı ruhunuzun üzerinde ki en vakur duyguyu hissettirecektir. Aşkın ölmediği, kadınların üzülmediği, değer gördüğü, sevildiği, çocukların hep güleceği coğrafyayı hayal etmek hepimizin arzusu. Gökyüzü merhametle okşasın tüm kuşların kanatlarını ve dahi kalplerimizde ki sevgiyi. Venüs Kova burcundan sonra Balık seyrine başladığında Satürn kare görünümü alsa da ayrılmada ferman yazsın yatağında. Zira Mayıs-Ağustos aralığında Mars Retro seyrine başladığında dışa yansıttığımız enerjimiz ile kalacağımız baş başa. Ayarı kaçacak dengemizin.

Tutku, nefsin bencilliğinin sevgi kılıfında harekete gelmesidir. Tutku, aşkın bir üst oktavıdır. Venüs şimdiler de Kova burcunda olsa da 2 Mart tarihinde Balık seyrine başlayacak. İnsanın tabiatında sevme ve sevilme duygularının tatmini lazımdır. Bu tip ihtiyaçlar ekmek gibi, su gibi, ruhun besin aracıdır. Bir insanın sizi sevmesi, düşünmesi, size değer vermesi, hatırlaması, sizin için dua etmesi hoşunuza gider, birini sevmeniz sizi mutlu eder…Bunlar insanın ruhsal, bedensel, zihinsel ve fiziksel ihtiyacıdır…Ruhuyla sevemeyenler bu sevgi ihtiyaçlarını nefislerinin bencilliğiyle bezeyerek hayat bulurlar. Buradaki sevgi görüntüsü ruhun sevmesi değildir…..Nefsin sevgi tatminidir….

İşte maalesef ki bu ne aşktır, ne sevgidir. Evren böyle sevgi türlerine şans vermiyor. Verse dahi bu sizin karma borcunuz oluyor. Rasi haritalarında zarar gören bir Venüs ‘’aşk karması’’ doğurur ve bu kişiler ne yazık ki yaşam boyunca ilişkiler alanında tatmine ulaşamaz ve her deneyim de gözyaşı dökerler.

Aslında insan yaşamı boyunca tutku ve aşk arasında ki ince çizgide gidip gelmiştir…Tutkuyla aşık olduğumuz kişiyle aynı ortamda karşılaştığımızda kalp atış ritmimiz hızlanır sebebi ise ona şiddetli bedensel dürtülerle sahip olma ihtiyacı ve tezahürü içerisinde olmamızdan kaynaklıdır. Aşık olduğumuz kişi sadece bizim olmalıdır…Ya sevgi? Ne aşksız kalalım, ne de nefsimizin kurbanı olalım. Küçülen bir dünya da duygular yüksek sesle yaşanmalı…Sema da Ay, yürekler de bir kadın ve bir adam ağlıyor…

Kırgın hikayeler Vedik astroloji sayesinde can buldu kalbimin kıyılarında. Ay Chandra konumumun Balık olması yaptı bana bunu biliyorum. Küflü düşüncelerimiz var hepimizin. Bilinmezlik hissiyatı bu kiminize göre. İçimizin kıyılarında uzun zamandır doğmuyor Güneş bunu da hissediyorum. Kiminle hasbihal etsem bir derdi var illa ki.

‘’Boğulur mu insan? Hıçkıra hıçkıra ağlar mı? Acılarını hatırlar mı? Öksürürken ciğerleri parçalanır mı? Şimdi çıkıp bir dağ başına avazı çıktığı kadar bağırası gelir mi? Dertlerini, kederlerini öyle ulu orta serpmek ister mi? Sonra kıvrılıp bir köşeye hiç yaşanmamış gibi uyumak ve uyumak düşer mi payına?’’ Uzun gezegen transitlerinin ruhunuz da yarattığı senaryo aynen budur ne yazık ki!

Hangimizin düşleri yoktu ki? Sarıp sarmaladığımız, pamuklara sakladığımız o düşler, yok olan umut tarlasında, tarumar olan üstelik. Artık düş kurmakta inandırıcı değil! Yine de diyor musunuz? Dost ve düşmana karşı yüzümde esen mutluluk poyrazları…

Oysa ki gecelerin sahibi Ay, ne kadar da haşmetli duruyor. Firari bulutlar arasından sıyrılmış, baktıkça kalbini acıtırcasına. Retrolar başladığında çürüyeceğiz bu anıların eşliğinde…Retro dönemlerinde kanar geçmiş biliyor musunuz? Nereye bakarsanız, hangi resim, hangi şarkı, hangi şiiri duysanız içerisinde mazinin derin yaraları saklıdır. Sonra o yaralara sebep olan kişinin bir selamı dermanınızı düşürür. Gardınızı alamadan yeniden devrilirsiniz. Sanki hiçbir şey olmamış, hiç ayrılık yaşanmamış gibi hatalarınızın farkına vararak, bir daha aynılarını yapmamaya özen göstererek yeniden başlamak, bıraktığınız yerden devam etmek, sarılmak istersiniz ilişkinize. Oysa ki bütün yangınlar siyah gecelerde ki Ay ışığının gizeminde saklıdır. Hayatı vazgeçilmez kılan hep beslediğimiz umuttur. Lakin o umut bir gün tükenir. ”Geçecek, yeniden sevecek, özleyecek” diye beslediğiniz avuntuların hepsinin kocaman bir hiç olduğunu anladığınız anda, gözlerinizi açar ve yeniden hayata kurşun sıkmaya başlarsınız.

Adına yaşamak diyoruz o solumuzda ki ağrının varlığını bilerekten. Bütün sözlerin bıçak vazifesi gördüğü bir anda kalp parçalara ayrılır. Sonra anılarınızı doldurur ceplerinize bir iki şiirle meze edersiniz gecenize. Oysa ki Ay ışığının olmadığı gecelerde yürüdüğünüz yol, yürek yoludur. Retro zamanlarda ise gölgeniz dolanır peşinizde. Retro zamanlarda sevgiliye diyemezsiniz ”Hoşçakal”. Diliniz başka, gönlünüzün frekansı başkadır zira.

2018 yılı sol yanımızın mecalsiz kalacağı, karmik ilişkilerin mutlak suretle yaşanacağı, bir çok evliliğin biteceği, yerine yeni beraberliklerin kurulacağı, tüm bunların sonunda kırılgan yürekleri onarma çabalarıyla dolu bir yıldır. İnsanın sol yanı varya yaşam umududur. Fazla kalp kırıklığı yaşayanlar genel de umutsuz ve hayalsiz bireyler oluyorlar işin sonunda.

Öyle bir zamanı saklıyor bu yıl gökyüzü koynunda. Ekim-Kasım aralığında Terazi burcunda 45 gün sürecek bir Venüs retromuz var. Lagna, Ay ve Venüs yerleşimi Terazi-Boğa olan bireyler ve yine Venüs Wimsottori ve Maha dasa evresinde olanlar için avantaj niteliğinde. Bazen susar insan. Küsmek insanca bir tepkidir. Küsünce insan başka bir dünyanın insanı olur çıkar. Yürek tarumar olmuştur. Yürek ne nazik bir organdır. İçinde hep dert ve kederin dem saldığı ocak gibi.

Birde algılamak mevzusu var böyle retro zamanlarda. Uykuyu ilaçlara ya da bir kadeh şaraba saklarsınız. Küstüğünde gönül algı duvarlarını yükselttiği için mahzen gibidir. Küsmek aslında kelimelere sığmayan vefanın ve duyarlılığın en güzel örneğidir. Dert faslı işte! Her beden de, her kalp de, her ev de farklı. Acılara nefer bir Sevgililer Günü ile harman olan bir tutulma olsun diyemiyorum. O tutulma Satürn, Mars ve Jüpiter  görünümündeyken tamda dört mevsim gibi bir ruh haline davet edecek aşıkları.

Aşka mazinin elbisesini giydirince gökyüzü, beklemelere yelken açar yürekler. Gideninde kalanında geriye dönmeyeceğini bilse bile…

Son 5 yıldır Kova-Aslan burçlarında ki Güneş tutulması hepimize hayatlarımızda iyi bir temizlik yaptırdı. Gidenler, kalanlar mahiyetinde. Gönül han gibidir. Misafiri bol olur. Her misafirin ağırlanma şekli farklı olsa da bazı misafirler gittiklerinde çok özlenir, bazılarının ise hatırası bile kalmaz. Tutulma etkisiyle mutluluğun ve mutsuzluğun sıfatları değişsin dilerim.

Her şeyimizi atalım o derin ve mavi sulara. Dertler dalgalarla sevişsin bizimle değil! Eskimiş bir ruh gibi hissediyor bazılarınız kendini biliyorum. Hayat maalesef Satürn ve Ekliptik düzlem yüzünden her an matrak ve muzip dilini dolamıyor filime. Kısacık ömürde bir bakmışsınız bir dağı deviriyorsunuz. Yürek ve gölgesi. Bir çoğunuz hesabımda ki herkes beni tanıyan tanımayan enerjimi birebir hissettiğiniz için tüm kalbimle teşekkür ederim. ❤

Gökyüzü yenilendi. Uzun zamandır devam eden Kala Sarpa Yoga Venüs’ün eksen dışına çıkmasıyla bozuldu. Mart ayı girmeden halletmelisiniz tüm yarım işlerinizi. Önümüzde bir Jüpiter retrosu azı var ki gökyüzünde iyilik, bolluk adına atlılar yarış tutacak. Güneş acep yeniden ısıtır mı yaralı kalplerimizi? O çok uzaklarda ki sonsuz bekleyiş içerisinde ki bir adam ve kadın yeniden sevdaya tutunurlar mı? O gözü yaşlı çocuk sıcacık bir ele yeniden sarılır mı?

Tüm dünyada aşkla kutlanan ve en özel günlerden olan 14 Şubat Sevgililer Günü, kendini Ocak ayından hatırlatmaya başladı. Kalplerin havada uçuştuğu bu güzel gün için heyecan artsa da sevgi hediye demek değildir. Sevgi hatırlanmak, ‘’iyisiyle, kötüsüyle ben bugün seni düşündüm’’ demektir. Sadece onun isteği değil, kendinizden bir şeyler katmak ve kendinizi ona hatırlatmak, değerli olduğunu hissettirmek için bir şeyler yapabilirsiniz. Yapabilirseniz sevgi taçlanacak ve kalbe huzur dolacaktır.

Mesela gözyaşı ile yürek kanamasını ya da kalabalıklarda yalnız, yalnızlıklarda kalabalık olmayı deneyimliyorsanız şayet bunların hepsi horoskop potansiyeli! Kimler tutku ile sever? Kimler asla unutamaz! Dar zamanlara sığan fakir bir aşkı mı anlatayım yoksa? Severken ayrılmak 🙁 ölüm ayrılığı ya da mecburi ayrılık! Tırnağı etinden kopartmak kadar acıtıyor! Nefesinin kesilmesi, uykundan uyanmak, gözlerden süzülen iki damla yaş… Bir gün! Evet Sevgili bir gün HAYAT bizimle oyun oynamaya kalkarsa şayet SEN; ya da BEN hayatla oynamaya kalkarsak. Nefesimden sıkılıp ölürsem bir gün, yaşadığın her gün için benimle ”bir saniye için bile pişman degildim” diyebilir misin…? Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk! Ütopyamız da aşk için kavuşunca mı yoksa kavuşmadan mı tasvirinin anlamını çözemeyenlere ”Beni yak, kendini yak” demek lazım zira aşk uğruna işlenen cinayetleri bile düşününce insan bir tuhaf oluyor. Bu da olsa olsa bir kaderdir…

O ne güzel bir acıdır ve ne güzel bir yangın. Aşk, yanmanın, kavrulmanın, netice de ruhu olgunluğa erdirmenin, Allah’a yakınlaşmanın en güzel yolu…

Kuşlar uykularından uyanmadan sevdalı bir yürek öper semayı. Tutulma ve Sevgililer Gününe özel o kuşlar öpsün başka sevdalı bir yüreği. Umutlandırsın çocuk gönlünüzü. İyiler ve iyilikler resmetsin tüm güzellikleri. Kimi hayata sarılsın, kimi sevdiğine. Bir adam ve bir kadın aşkı yazsın, özlemi ruhlarında saklayan gözyaşları ile. Merhamet eşliğinde anılar ile öpüşsün masallar. Her şeye inat o adam ve o kadın aşkla ağlasalar da. Ayrılığın tonlarında su gibi yatağını bulsun sevgi. Aşka dair ayrılık ve kavuşma iki eski hasımdır. Hayat sırları koynunda saklayan bir mezar gibi ne yazık ki! Rüya ile riya benliğimizde var olduğu sürece aşkı ölümsüz bilmemek gerekir. Paha biçilemez o yüce duygu yalanı ve şeytani düşünceleri hak etmiyor. Taraflardan biri böyle bir yola girdiğinde evren hemen tepkisini veriyor. Kader ruleti dönmeye devam ettiği sürece dudaklarda eskimeyen şarkılar dillenir. Yüzümüz ve kalbimiz karanlığın iz düşümü gibi elbet Güneş doğacak! Sonsuz mutluluk yok! Sonsuz mutsuzluk olmadığı gibi…

Dileğim odur ki sevgi kazansın! Midenizde kelebeklerin uçması ve yüreğe gökkuşağı doğması gökyüzünün ellerinde. İlla ki her aşk kalıcılığı ve dengelerin yerine oturması adına ayrılıkla sınanmalı ve ayrılık acısında dem salmalıdır.

Sevgiler

AYŞEN TOK