KAYIK ve NİSAN

Efendim merhabalar

”Öfken ve nefsin bir olup aklını yener, daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın.”

Şeyh Edebali

İsmi bahardır, ismi Nisan’dır ve bu bahar başkadır. Nisan ayı ilginç gökyüzü hareketleri ile geldi.

-Gökyüzünde 10 Nisan’da kısa bir süreliğine Yay burcunda başlayacak olan ve 23 Nisan itibariyle Akrep burcunda Jüpiter retrosu.

-20 Nisan’da Terazi dolunayı.

-30 Nisan tarihinde Yay burcunda Satürn retrosu.

Yeni bir eksen Terazi-Koç noktaları harekete geçerken Nisan içerisinde  Ay’ın ışığı duble olduğunda artarken farkındalığımız, geldiğimiz eşikte dilimizde bolca şükür olmalı. Netleşmelerin yaşandığı gelişmeleri de beraberinde getirecek etkiler Nisna yansımalarıdır. Cehennem ateşi yandı gök kubbede. Satürn ve Ketu koyun koyuna 2019 yılı bitene kadar. İkisi de karmik etkileri açığa çıkartır. Kader ağlarını atmış bekliyor, akıl iradesi ile takılıp, takılmamak bizlerin kontrolünde.

Aşk dedikleri!..

Bir adam; Sessizliği çoğalıyor, bahar ile birlikte doğa uyansa da yüreğinde taşıdığı paha biçilmez sevgi tükendiği için kendi ruhu bahar ile çoğalamıyor. Akışa teslim oldu. Bir denizin kıyısına oturmuş, kalbinde ki ve beyninde ki menzile kilitlenerek sulara bırakıyor tüm düşüncelerini. Kadınım dediği dişisini okşamayı unutmuş, evladı kozasından çıkan kelebekler gibi çırpınırken o adamcağızın gözü de gönlü de dertlerden başka bir şey görmemekte…

Bir kadın; Sır diye sakladığı düşüncelerini aşikare etmek niyetinde üstelik çığlıklar atarak. İnsan görüp, inandığı her siluetinin boynuna sarılıp, saatlerce ağlamak istemekte. Dedi ki o kadın bana; Önce güvenmeliyim Ayşen hanım. Tanıdığım adam önce yüreğimde farkındalık yaratmalı. Benden başka benim yavruma ve ailemede sarılmalı…

Var mı öyle bir adam? Diye sordu sonra; Dış ve iç takıntılar, iliklerime kadar yaşadığım bu aşka gölge düşürdü. 18 yaşında gözü kapalı bir genç kız değilim dedi ve devam etti. Sihirli bir lambadan cin çıksa ‘‘Neyi değiştirmek istiyorsun’’ diye de sorulsa: ‘’Önce cinsiyetimi, sonra kaderimi değiştirmeliyim’’ demez mi!

Oysa bütün renkler birbirine bağımlıdır. Tıpkı kadersel etkileşimler gibi. Anladığınız üzere ne o adam ne o kadın mutlu değil. Mavi yeşile, beyaz griye, kırmızı kızıla, sarı turuncuya çalarken. Dertler çoğaldıkça, yağmurlar yağdıkça artar insanın yaratıcıya olan aşkı ve yaşadıklarıyla dile gelir her gece ‘’Allah’’ diye.

Kendi türünden, kendi küllerinden doğmuştur asırlarca insanlar. Her gezegen evresinin etkisi, yansıması, getirisi ve götürüsü başkadır. İnsandır netice de zorlu dönemler de hisleri değişebilir. Öfkesi, hiddeti, nefreti ve şiddeti olur ve o gün geldiğinde de değiştireceği çok şey olur. Cesareti kaybolur mesela, mutsuzluk gölgesi olur.

Bunun için aşkı hiçbir zaman hafife almaya gelmez. Kimi bir fırtınaya dönüşür ve her zorlukta sabırla sevişen bir kalkandır. Bir kayık düşünün. Kayık hayat olsun. Bir adam ve bir kadın kayığın içinde. Biri bir uçta, bir diğeri diğer uçta. Orta da bir çocuk. Fırtına hiç dinmeyeceğine göre ne zaman ki o kadın ve o adam kayığı batırmamayı, dalgalarla boğuşmayı, öğrenecek işte o zaman o çocuk çok mutlu olacak!…

Gökyüzü uzanıyor yine arsızca üzerimize…Ben ise bu makaleyi yazarken dalmışım maziye, ince belli bardakla yudumlarken çayımı, bakıyorum şehire. Bir bir ışıklar, göz göz olmuş evler de yanarken kim bilir kaç tane saçı okşanmamış kadın var diye düşünüyorum. Erkeklere haksızlık olmasın zira onlarında var kalbi ve hisleri. Almış başını gidiyor saatler…Nicedir aşkı kucaklamayan adamlar ve kadınlar bu coğrafya da. Acılar da duygularını unutanlar. İnsanlar takmışlar yüzlerine bir maske bıkmadılar aynı oyunu oynamaktan. Kimi servetine servet katma derdinde, kimi deseniz arsızlığına devam ediyor edepsizce… Bildiklerimiz ezber mı? Şirazesi kayacak yine bu semanın Nisan ayında.  Satürn çengeline takılanlar hayata dair ne dersler alacaklar da uslanacaklar mı acaba?
Mevsimin her sabahı ve her gecenin zifirisinde insanlar, sırları çekiyor içine arka sokaklarda. Uçup gitti bir hazan daha mevsimde geldi bahar! İki ayrı dünya da hiç bir şey eskisi gibi olmayacak o adam ve o kadının hayatında… Gelip geçerken gözlerimden….Yalnızca yıllar mıydı ya da gözyaşı mı ya da yalan mı? Geçerken ruhun üzerinden iz bırakan….(Yürek dolusu sevgiler, kalemimi bu hikaye ile sevenlere…)

Venüs transiti sayesinde; Sevgi ve timsali konulara bakışımız değişecek ve sağlamlık arayacağız mesela. Venüs 15 Nisan itibariyle Balık seyrine başlarken Satürn görünümü alacak. Güven, değer, sadakat arayacağız. Affedeceğiz, belki de lades diyeceğiz, sevginin, sevgilinin olmadığı bir hayatı istemediğimizi fark edeceğiz. Belki de kendi değerimizi sorgularken yalnızlık bir daha hoşumuza gidecek. Estetik içeren konulara dikkat edelim, memnuniyetsizlik oluşabilir.

“İki tür göz vardır: Bedenin gözü ve ruhun gözü. Bedenin gözü kimi zaman unutabilir; Ama ruhun gözü her zaman anımsar.’’

Karmanın, nefretin, hesaplaşmanın, öfkenin ve yanlış bilginin güç olarak ortaya çıkacağı bir süreçte ilerliyoruz. 2019 yılı özellikle bazılarımız için böyle bir yıldır. Bazılarımız içinse unutulmayacak başarılar ile dolu geçecektir. Aldanmayın enerjilere, uyarıyorum, yakmayın köprüleri, kırmayın gönülleri. İçerisinden geçtiğiniz zaman dilimi normale döndüğünde kaybettikleriniz için üzülürsünüz. Bazı hataların, bazı kelamların telafisi yoktur! Velev ki bile bile. Şubat ayını sakın unutmayın demiştim sizlere. ‘’Mart ve Nisan aylarında aynadan bire bir yansımasını yaşayacağız.’’ diye altını çizmiştim. Bir nevi tekrar gibi. ”Yaşam yelpazemizde bunların çok özel anlamı var.” desem de kaderin önüne geçilmediğini görüyoruz  defalarca dolunaylar ve yeniay enerjileri sayesinde.

Doğası gereği Mars Boğa burcunda oldukça güçlü çalışır toprak elementin de ki bu yerleşim bahar aylarını mevsim normalleri üzerinde ki yağışlarla yaşamamıza sebeptir. Bahar aylarına özgü yağmurlar için doğa doyacağa benziyor. Çıkabilecek yangın gibi tehlikelere karşıda dikkatli olmalıyız. Önümüzde ki tüm hafta boyunca heyecanlı olan tüm konulara ilgi duyabiliriz. Güvenliğimizi önemseyerek duygusal yönden tutarlı olmak derim ben buna. Zordur duygular ve arzuların savaşı, bu zıtlaşmayı düzenlemediğimiz sürece sevgi ve sevgisizlik ile alakalı sorunları çokça yaşayacağız demektir. Duygusal açıdan çabuk öfkelenecek bir ruh hali hakimken kazalara da meyilli bir gökyüzü var elimizde. Sağlık adına depresif davranışlar kadar diş, kemik, ağrı, mide, bağırsak sorunlarının da altını çizelim.Her şeye rağmen Balık halime özgü dilerim su gibi akıp gitsin tüm negatiflikler. Gelen her ne ise bereketi ve bolluğu, huzuru, sevgiyi, sadakati, aşkı, özlemi, sağlığı ve parayı beraberinde getirsin.

Öfke gökyüzüne, uysallık insanlara çok yakışıyor inanın bana…Göğsümüz de, derinde ince bir sızı, çokçası umut, çokçası hayalden ibaret! (Bu kadar retro olursa. Fakat ki bu retrolar bazılarımızın işine yarayacak.) Dertler süzülüyor dokunduğumuz yerlere. Özlem saklandı! Bir yaşam mücadelesiydi ki bazılarına vakitsiz perdeyi kapattı. Her gün doğumu gibi her Ay fazına teslim eyledik heveslerimizi. Ay süzülecek yine bulutların arasından 🙂 Sonun başını göreceğimiz Nisan ayında bir kez daha büyüyeceğiz. Tükense de menzilimiz. Yeniay fazından sonra Güneş’in Koç geçişi ile yangın olacak hislerimiz. Ya yanacak, ya yakacağız. Özdeşleştirip, sembolleştirdiklerimize veda zamanı! 🙂 Özümüz var ya özümüz, sıyrılacak tükenmişliğinden 🙂 Bazılarımızın da kalbine batacak o yangından kalan kıymıklar. Ne düşünüyorum biliyor musunuz? Hayat aslında derinliği olmayan bir kuyu gibi sadece katmanları var ve o katmanların sahipleri. Dirençsiz kaldığımız mevzu ise AŞK! Mevsim bahar! Düşlerinde gizler çocuklar artık mutlulukları. Ağlar adamlar ve dahi kadınlar! Mevsim bahar! Sizde bir durak seçin kendinize Ay’ın ışığı bol olsun! Gökyüzünde çalan zildir!

SATÜRN DÖNERSE (ALIN SİZE TEKNİK BİR YAZI)

Hint astrolojisinde Satürn, tüm gezegenler arasında en fazla korku üreten karmik olayları yaşatan ve sınavları en ağır olan gezegendir. Bir evde yaklaşık olarak 2.5 yıl kalır. Ve her yıl retro seyrine tamamlar. Satürn tahrip eden bir gezegen olduğu için bir insan yaşamında unutulmayacak yegane olaylar kendisine aittir.

Natal Rasi haritalarında çok iyi yerleşmiş ve çok iyi görünümlere sahip olan Satürn kişilikte ki zekanın, doğruluk ve dürüstlüğün, disiplin kabiliyetinin yüksek düzeyini ve yoğunluğunu belirtir. Doğum anında ki 3.6.ve 11.evlerinde ki yerleşimi kişiye başarı verir. Satürn köşe evlerde yerleştiği burca göre yaşamda yıkım ya da ün-kariyer getirebilir. Bu bizi eli sopalı öğretmenimiz Yay burcunda 26:24 enlem değerinde, P.Shadla Nakshatrada, yöneticisinin Venüs olduğu ve tamamen karmaya dayalı ilişkileri ilgilendiren alanda, 30 Nisan – 20 Eylül’e kadar sürecek retro süreci ile 28 Ocak 2017’den bu yana yaşadığımız olayları slow ve siyah-beyaz film formatında başa saracak. Doğal zararlı gezegenlerin Vedik kurallarına göre retro dönemleri faydalı çalışır.

-Retrolar geçmişte göremediğiniz fırsatları görmenize vesiledir.

-Doğum haritalarınızda Yay burcunda retro olan gezegen için 2017 yılının Eylül ayından bu yana yaşadığınız olayları hatırlamanız yeterlidir.

-Geçmişte ki konular özellikle tarihlerini verdiğim zaman aralığında yaşadığınız olaylar yeniden karşınıza gelebilir. Şimdi konunun detaylarını daha iyi fark etme zamanlarınız. Lütfen değerlendirin.

-Gök kubbe diyor ki; Ben sana fırsat verdim. Sen aklın ile fırsatları değerlendirmedin. Plan yapmadın, başarıya ulaşmadın, detayları atladın, kaderini çabana bağlı kıldım lakin sen çabada göstermedin. Bu son fırsatın. Ya yaptın ya da canını yakarak, sevdiğin değerleri elinden alarak, senin yerine ben yapacağım…!

Satürn retrosu ilişkiler adına önemlidir ve İkizler, Yay, Aslan, Kova, Yengeç, Oğlak burçlarını bire bir etkileyecektir.

Rabbim sınavlarımızı kolaylaştırsın.

Hayat işte!

Çoğalıyor içimizde ki fısıltılar en azından ben öyle hissediyorum. Ruhumuzda eksik kalan anlar, dudaklarımızda özlemler, tenimizde hezeyanlar, sevişmeye davetiye gönderen ılık bahar rüzgarları, yüreklerde yanılgılar, akıp giden bir zaman, hepsine inat doğanın muazzam güzelliği ve umut fısıldayan Martı’lar. Dün var hafızalar da bir de bu gün, dünün kapısını aralayan, yarın ise meçhul…Göğün göğsünden yeryüzüne inen umut nafakası, yalanlar ve çirkefliklerle verilen mücadeleler, aldatmalar, kandırmalar, hani yersen mevzuları, aksımızın iletileri, bizleri doyumsuz ve isyankar yaratıklara döndürdü. Ciddi yalnızlıklara demir attık, kâinat; Riyanın ve rücunun sınavını veriyor eminim ki bu sınava hepimiz dahiliz.

Satürn sayesinde rüzgarlar sert esmeye başlayacak. Bu sertliğin en yalın hali Mayıs-Eylül sürecindedir. Zira Temmuz itibariyle Tutulmalar ve Mars’ta eşlik edecek kendisine. Yerleştikleri ev konularında harareti ve engeli yüksek sınava gireceğiz coğrafyamız dahil olmak üzere…Tabularımızı yıkmaya, gönüllerde ki aldanışlara mühür vurmaya geliyor yaz ayları. İsyan yok! İstisna yok! Kâide yok! Torpil deseniz hiç yok!

Ne renktir gözyaşı biliyor musunuz? Öğreneceğiz hep birlikte! Benden söylemesi…

Gökyüzü sevda kokabillir. Yazdıklarımda sizleri sevdaya davet edebilir. Hatta “sizi okudukça aşık olmak istiyoruz ” diyenleriniz dahi var. Fakat soruyorum size kalbi kırık olmayan bir kadının yazılarını okumak keyif verir miydi? Balık hassasiyetiyle yazılan her satırda tertemiz bir dünyaya gözlerimi açacakmisim gibi umutla, zihnimi yoranlari unutmak istercesine…İmtihanin kralı deyip geçelim, vardır bir hikmet belki de.

Yüreğimde ki mavilik değsin sizlere de çünkü kelimeler, makaleler derken yazılanların ötesinde bir sevdaya ait olduğumu bilmenizi isterim. O makaleler benim için bazen sessiz, bazen gözyaşlarımi anlatan en güzel iletişim şekli. Solumdan ve soluğumdan eksilmeyen Allah’ın lütfu. 2019 yılı son ayına kadar oldukça sert etkilerle dolu. Bir yıl için süper demek Jüpiter görünümleri ile alakalıdır. Jüpiter’in Satürn ve Ay düğümleri ile olumsuz etkileşimi (kare görünümü) maalesef ki şans enerjisini blokajlar. Jüpiter’in retro seyre geçecek olması ve 2019 Kasım itibariyle Yay burcu seyri gerçekten hepimizin yüzünü güldürecek.

Hayat işte!

Dert etmeyin hiç bir şeyi. O neden olmadı? Bu böyle olsaydı….vs. Öyle kurgulu bir nizam-ı düzen içinde ilerliyoruz ki her şey olacağına varıyor. Mutluluk gökyüzünden inen enerjilerle şekil buluyor ya da mutsuzluk..! Bu süreçler de oluşuyor yüzümüzde ki asırlık kederler. Bu süreçler de oluşuyor sonrası utanç duyulacak davranışlar. O zamanlar geçer gider ve insan derin bir düşünceye dalar. Bu süreçler de kaybedilir değer verilen insanlar. Umutlar seyyah olup göçebe kuşları kıskandırırcasına uçuyor ömrümüzün yalnızlıklarından. En son ne zaman başınızı kaldırıp baktınız gökyüzüne? Ya da en son ne zaman geldiniz sevdiğinizle gözgöze? Aynaya baktığımızda içimizde ki kırgınlıklar çağırıyor bizleri ötelere. Zaman geçmiyor. Derin bir iç çekiş, sonrası rüyalarda bir sarılış, neresinden tutarsanız tutun kırılan bir hayat, bu dönemlerin coğrafyası budur işte..!

”Ölüme, yalana, anlık yaşamaya gerdan kıran ruhsuzlar coğrafyası oldu memleketim ve insanlar” çünkü o kadar umutsuz ve mutsuzlar ki…Sakın umudunuzu kaybetmeyin. Kapatmayın kitabı…Allah herkesin kalbine merhamet ve iyilikler sunsun! Her şeyin başı ve en büyük zenginlik sağlık…

Sosyal medya da gökyüzünü sizlere anlatmaya çalışırken verdiğiniz tepkiler ya da okuduğunuz konuları kendinizce anlamlandırdığınız dönemler de sizlerden aldığım enerji ile tek bir cümlenizden binlerce anlam çıkardığım günler de oldu, yazılan uzun cümleleri görmezden gelmediğim günler olmadı. İnsanlara inandığım ilmi anlatmaya çalışmaktan yorulmadım. İnsan ömrü, alında oluşan çizgiler, saça düşen aklar ve bir mutluluk, bir üzüntü ile seyir eden zaman aralığından ibaret. Ömür denilen yolculuğa sığdırdığımız aşklar, evlilikler, çocuklar ve çocuklarımızın sorumlulukları…İnsanları kaderleri karşılaştırır, karakterleri birbirine düşman eder, hatta ayırır. Tıpkı aynı cins olup, aynı rahimde döllenen ve büyüyen, farklı yöne bakan ikizler gibi…

Bir şiir gibi gökyüzü bana; Özlemlerim, aşklarım, duygularım, coşkularım, üzüntüm, hüznüm, sevincim, sesim ve sessizliğim. Ay gülümseyecek bizlere, umudu üfleyecek sur gibi…

Jüpiter kadınlar için erkek ve çocukları temsil eder. Satürn ise üzüntü ve disiplin ile sabrın savunucudur. Ay duygularımız, Merkür iletişim, Venüs erkekler için kadın figürleri ve Mars ise eylemlerimizi, aktifliğimizi, enerjimizi simgeler.

Hepimiz hayatlarımız boyunca önemli sayıda ruhsal bağlantılar kurarız. Hepsi de olumlu bağlantılar değildir.Ruhsal ya da başka bir şekilde yaşamınızın bir parçası olarak artık istemediğiniz insanlarla ruh bağlarını kesmenin birçok yolu var. Bu kolay bir adım gibi gözükebilir, ama ruh bağını kesmeye karar vermek oldukça önemlidir. Retro dönemlerinde ruhlar yeniden zihinsel anlamda iletişime geçerken bir şekilde karşılaşmayı veyahutta geçmişte ki yanlış anlaşılmaları telafi etmek adına birbirlerine bir daha şans verebilirler. Birincisi, sosyal ve manevi varlıklar olarak içgüdülerimiz, arkadaşlık ve ilişkileri sürdürmek ve geliştirmektir. Bir parçanız her ruhsal bağlantıyı korumak istiyor, çünkü bu bağlantı ruhunuzu iyi hissettiriyor. Bu yüzden kalbimizde derin yer de sakladıklarımızdan vazgeçmemiz zor olabiliyor. Tüm iletişimi kesin, sizi üzen biri ile. Tüm iletişimin sosyal medya üzerinden yaşandığı günümüz ortamında kişiyi bloklamak ile işe başlayabilirsiniz. Ruhsal bağlar yalnızca iletişim ile güçlendirilir, bu nedenle iletişim sağlıklı bir ilişki için çok önemlidir.Yani biriyle ruh bağlarını kesmeye çalışıyorsanız, onlarla iletişim kurmak sizin davanıza hiç yardımcı olmuyor. Numaralarını telefonunuzdan silin ve mümkünse aynısını yapmasını sağlayın.

Retro dönemler de “son bir kez” kişiyi görmek için mazeretler üretmemeye dikkat etmelisiniz desem de evren karşılaşmalara zemin hazırladığı için geri dönüşler mümkündür. Biriyle bağlarınızı kopardığınızda, elinizde hiçbir şey bırakmadığınızdan emin olun. Bazı insanlar kıyafetlerini, mücevherlerini, elektronik eşyalarını, evinizde herhangi bir şeyi “daha ?? sonra uğrayabilirler” diye geride bırakmayı severler. Bu temas halinde kalmak için bir bahane ve ruhsal reformlara neden olabilir ki bunlar hep retro etkileridir. Bu her iki taraf için de iyi değildir ve ayrılık ruh bağları sürecini uzatır. Süreç ne kadar uzun olursa, onun içinden geçmek o kadar zor olacaktır. Ruhun bağlarını kesmek, bildiğimiz doğru şey olsa bile çok acı verici olabilir. Gökyüzünde ki tüm retrolar bu eylem için vardır.

Mutluluk ve mutsuzluk kapı ardında bekleyen misafir gibidir ve zamansız uğrar bazı hayatlara, bazı hikayelere, bazı sonları hazırlar da insan anlamaz. Haritaları kurduğumda görüyorum o misafiri. Kürkçü dükkanı olma durumları 😃 ortalık tilki dolmuş sizlerin mesajlarına göre. Retrolar hep hakkı ile çalışır, henüz mevzusu bitmemiş ilişkiler adına. Gönlü boş olanlar amanın dikkat! Retrolar da yeni ilişkilere başlanılmaz. Özellikle Satürn büyük yalanları koynunda saklar ve sizler o yalanları yıllar sonra öğrenirsiniz. Susamak ne demek bilir misiniz? (Her şeye) Çeşmelerden su içme zamanı. Aşkın yasaklı yollarında yorulanlar, yasaklı ve prangalı sevdalara gönül bağlayanlar, veeeee kaybedilen savaşın aritmatiği, kırılan kalplerin, sızlayan yerlerinden, yeniden kanayan yaralar… Sevdiğinizin gözlerine öpücük kondurmadan, bir aşka kutsanmıştır diyemezsiniz… Aşkın gerçek yüzünü görme vakti. Bu gökyüzü ömrümüzü yedi! Anılar ve acı gözlerimizden süzülecek, dilde kelam olacak. Venüs nicedir hep güçlü çalışır vaziyette de aldığı görünüm gücümüzü üzdü, ızdıraba döndürdü sevgiyi. O badem gözlü, sırma saçlı sevgililer birden bire ”can”oluverirler. Lakin sonuç asla memnun etmez. Bir gün aşklar biter yerine hatıralar kalır. Güven yok mu o güven ilişkinin can damarıdır.

Hürmetler efendim 🙂 ”Baksana talihe…” Bakmadığım tek bir gün var mı acaba?

AYŞEN TOK