Vedicnorm Beş Yaşında

Kalk düştüğün yerden kulum! Bir nefes al derinden, sil intikam ve nefretini yürü, hep ileri yürü! Alnın açık, yüreğin pak hırsını düştüğün yere bırak. Şimdiden başardın bile bak!

Sevgili Vedic Norm takipçileri, değerli okurlarım, Twitter, İnstagram ve Facebook sosyal platformdan beni takip eden herkes, ailem ( en çok sevgili kızım Derin) canım arkadaşlarım, can yoldaşlarım, kalemime gizli hayranlık duyanlar, her daim sevgi ve saygı mahiyetinde eleştirenler, düşüncelerine değer verdiklerim, yinede her ne olursa olsun kafamın dikine gittiğimi bilenler 😀 yol arkadaşlarım kısaca benimkiler… 😀 Severim doğum günlerini, kendiminkini bu yaşıma kadar hiç özel kutlamadım ama sevdikleriminkini unutmam! Vedic Norm benim çocuğum gibi, mabedim gibi, saklı bahçem gibi ve ben bu bahçede bülbül olup dile geliyorum. Doğum günü şerefine mi bilmem ama yazma eylemi iki ele geçirdi benliğimi.

Tarih 23-8-2012 Vedic Norm resmi Web sitesi yayında ve 23-8-2017 tarihinde tam beş yaşında. Bu hepimizin başarısı. Geçen yıllardan bu yana yazmak derken, işi abartarak Web Sitemde sizlere acı veren ve umut yükleyen yazılarla, bazen örnek yaşam öyküleri, bazen güncel konuları ve AY evreleri ile gönüllerinize konuk oldum. Benimle birlikte duygulandığınızı, ağladığınızı ve güldüğünüzü de biliyorum. Beş koca yıl geçti. Bunun öncesinde Astrology çalışmalarım hep kendi bildiğim çizelgede ilerlemişti sonrasında 3 yıl kadar Blogcu.com’da yazmıştım ve artık profesyonelleşme zamanımız geldiği için buradayım sizlerin huzurunda ve kurtlar sofrasında. 😀 Sizler okuyun keyif alın bende buradan, kendi mekanımda rahatça içimi dökeyim diye azıcık politikaya, azıcık gökyüzüne, azıcık dünyaya  azıcık da bizim halden anlamaz, ahvâl bilmez insanoğluna, sitemlerimizi, düşüncelerimizi gökyüzü mealini baz alarak dile getirdik, getirmeye devam ediyoruz. Fazla ironi yaratmadan!

Farklı bir devirdeyiz şimdi. Her şey sanal alemler de gelişiyor, arkadaşlıklar, kahve içmeler, hasta olduğumuz da geçmiş olsun mesajları, kutlamalar ve Aşk’lar. İşte ne takılıyorsa kafama, ne gıcıklıyorsa şu BALIK halimi anında yazdım sizlere ve sizler beni çok sevdiniz biliyorum. Çünkü Google Analytisc  raporları her ay yüzümü güldürmekte siteyi yurt dışı dahil olmak üzere ilk yıl 10.000-15.000 kişi düzenli olarak takip ederken, ikinci yıl takipçi sayımız 45.000-50.000 kişi arasına yükseldi. Beşinci yıldayız takipçi sayımız aylık 125.000-150.000 arasında. Hedefini seçmek, hedefine odaklanmak, hedef gökyüzü iken gece ve gündüz bu yolda azimle, kararlılıkla, sebatla yürümek ve kendime hiçbir mazeret tanımamak. Bunu yapabilenler kazanır, işte kazanıyor zaten ve bütün mazeretleri geçersiz kılıyor. Mazeretlerim varken dahi yazmaktan vazgeçmedim sizlere. Bir iki gazeteden teklif aldım fakat kabul etmedim, yazacağım kelama ben karar veririm, bir editör oynama yapamaz diye! Buradayım kendi mekanımda…

Güvensizliğin kulaklara küpe olduğu, güvensizliğin ceremesini aynı platformda defalarca ödediğimiz, GÜVEN kelimesinin ise sadece sözlükler de gerçek anlam ihtiva ettiği farklı bir kulvar Astroloji camiası. Okuyucu hoşnut olduğu kelamları duyma derdinde hoşuna gitmeyen yorumlarda ise hastanın Doktor Doktor gezmesi gibi Astrolog Astrolog gezmekte. Kuşku kadar GÜVEN birbirine kök olarak da taban tabana zıt. Kökünü çoktan salmış bir ağacın kırılan dalı olmayacağım. Bu güne kadar hangi alana elimi attıysam hep başarı benimle oldum çünkü hep dürüst oldum, kalbimi fesatlıkla buluşturmadım bunu istesemde yapamam Rasi haritamda ki Nakshatraların bir çoğu Jüpiter yönetiminde tabii doğal olarak da beni aşırı iyi niyetli kılıyor. Benim için ‘’çok iyi insan’’ tasviri olmadığı gibi ”çok iyi astrolog” tasviri de yok henüz bulduğum tüm bilgileri ezber edercesine okuyorum. Vedic Astrology de ruhani ve derinliği sebebiyle egoyu, öfkeyi barındırmamayı telkin etmekte. Aksi bir durum insanın egosunu olduğundan fazla büyütür ve insan aklın ışığından ayrılıp egosunun köleliğine girer. Benim insanlara bakış açım öteden beri bu çizgi de olmuştur. Ama şimdi anlıyorum ki yanılmışım. İnsan kendi egosuna sırt çevirmemeli. Derviş gibi hoş görülü olma yolunda değilim bu yıl 13 Eylül itibariyle yedi yıldır beni ruhani aleme sürükleyen Ketu dasam biterken benim düşüncelerimi dahi değiştirdi. Şimdi önümde uzun bir süreç Venüs dasam mevcut. Venüs 4.ev ve 11.ev yöneticisi olarak 10.evimde yerleşmiştir. Dasa evrelerinde şifreler gizlidir. Astrolojiyi çözmek matematik denklemini çözmek gibi…

Eee? O halde? Uslanmak bilmeyen bu Balık hallerimle kör bıçak olmuşum git gide, keskin bıçak taklidi yapıyorum ha bire. Sanıyorum çare bulunmaz türden benim bu körlüğüm, bulanıklığa çare var da körlüğe yok nihayetinde! Hayat bir oyun denir ama her seferinde. Ve kanarız biz karşımıza her çıkana, söylenen her söze özellikle benim gibi Balık-Yengeç-Balık etkisi fazla olanlar için sözüm meclis dışarı. Bizim bu kanmalarımız artık saflık boyutunda, karşımızdakileri kendi gibi sanmalarımız. Benim gibileri artık saf değil, salak kategorisine koyuyorlardır. İnsanlık boyutunda yediğim tüm kazıklara rağmen seviyorum yaşamayı yaşam, yaşamak bir armağan bize biliyorum. Acısıyla, tatlısıyla, tedbiriyle, vurdum duymazlığıyla her düşüşte ve her acıyışta. Yazken kışı, kışken yazı istesem bile tutkuyla seviyorum işte. Her kötü gibi görünenin kötü olmayabileceğini, her iyi gibi görünenin de iyi olmayabileceğini bilerek adam gibi, senaryosu birdenbire değişebilen bir oyunun içindeymiş gibi yaşamalı o zaman insan bu HAYATI! Çünkü biliyorum kıskanç, yalancı ve sahtekar olmak aptal olmaktan daha beter bir durum. Fakat hor görmüyoruz kimseyi zira her birey kendi sevabından ve günahından sorumlu.

Sözüm; kötülerin gürültülerine kulak asıp da, iyilerin suskunluğunu fark edemeyenlere!

İnsan evladının zihin katmanları içinde kurgulama, eleştirme, sevilme arzusu, saygı görme, öfke, heyecan ve bunlara benzer olumlu olumsuz birçok düşünce barınıyor ve tüm bunları inanın bana transitler tetikliyor eğer Rasi haritanız güçlü ise hasar az eğer güçsüz ise ödediğin bedeller daha bir ağır. Ay konumu,Ay’ın Nakhahstrası ve aldığı görünümler  ile bunu anlarız. Bir bakarsın ki Rasi Haritasının AY ve ATMAKARAKA gezegeni o kişi hakkından bize bütün bilgileri sunuvermiş. Eyleme geçmeyen düşünce durağandır. Ancak düşünce eyleme dönüşmeye başladığında hayatımızda da değişimler başlar. Bizi en çok etki altına alan düşüncelerden biri kabul görme isteğidir. İnsan ilişkileri arasında kabul görme isteği kişinin egosuyla birebir alakalıdır. Reddedilme ilişkileri temelden sarsan bir unsurdur. Reddedilme algısı kişiyi duygu durum bozukluğuna kadar sürükleyebilme gücüne sahip olabilir. Bu sebepten “herkes bizi sevsin” isteriz. Hatta bir çoğumuz kendimizi çok severiz. Peki, kendimizi seviyor olmamız bizi herkes tarafından sevilen biri yapmaya yeter mi? Hayır. 😀 Hani şu meşhur kelam vardır ya ‘’Çingeneyi Padişah yapmışlar, önce babasını kesmiş’’ kendine ve diline, erdemine hakim olamayan kişilere önemli bir sorumluluk verildiğinde kötü sonuçların ortaya çıkabileceğini anlatan manidar bir sözdür.

Geçenler de bir arkadaşım  ile sohbet ederken bana şöyle dedi: Dikkat et Ayşen! İnsan en fazla hatayı ya depresyondayken yada kendine aşırı derece de güvenirken yapar. Sen öz güveni çok yüksek bir insansın. Kendinle çok barışıksın ve yediğin kazıkları çabuk unutuyorsun. Okuyorsa sevgilerimi gönderiyorum kendisine. Ben yediğim kazıkları unutmuyorum sadece herkesin bir fıtratı olduğunu ve YARADAN’IN YARATTIĞI TÜM KULLARI oldukları gibi kabul etme boyutun da yaşayıp, düşünce manevralarımın farklı olduğu o kendince değerli kullarla yolumu ayırıyorum. Muhteşem gizemin içerisinde bizler, nadide çiçekleriz aslında 🙂 Aşılmamış sözler, gizler, beynimi tırpanlayan gölgeler açığa çıkacak bundan böyle tüm yazılarımda. Uzun zamandır öfkeme sığınmıyordum. Ketu-Jüpiter devresi muhteşem ötesi güzeldi. Beni daha da soğuk yapan öfkem geri geldi. Tahammül edip sonrasında bomba gibi patlama durumları geri geldi. Bilmiyorum bu ruh hali ile ne kelamlar dökülecek kalemimden? 😀 SOSYAL PLATFORMLAR da aslında dışıma ördüğüm demir zırhımın içerisinde ne var bilseniz 🙁 Sesimi duyanlar hayretler içerisinde zaten. 😀 Gelgelelim ki nankör ve hain insanları sevmiyorum.

Etrafımızda duyarsızlığın, ironi davranışların daniskası dolaşırken, böyle olmak zorundayız belki de! Hak aramayla, terör estirme, gurur ile onur, kötü ve çirkin nasıl aynı şeyler değilse, sevgi ile ego, iyilik ile kötülük, güven ve güvensizlik de da aynı şeyler değildir. Kabullenmek gereken dünyanın merkezi olmadığımızdır. İlişkilerde sevgi sonsuz bir enerji, iyi bir başlangıç iken, ego, güven arayışı yada sahte bir kimlik ile ukalalık kötü bir son olabilir…

Duygularım hislerimi okşadıkça yazmak geliyor içimden bunu biliyorsunuz….. Yinede lugatım da hala daha insanların nankörlüklerini anlatan daha güzel bir kelime bulamadım……Çok büyük başarılar imkansızlıklardan doğar. Çok zor süreçlerden geçtim. İçinden geçtiğim transitler tamamen yönümü çevirmeme vesile oldu. Ve ben doğru yönü buldum. Şunu bilmelisiniz ki Vedic  Astrolog olmak, bir Vedic Astroloğun öğretilerinden faydalanmak her bireye nasip olmuyor, bu ilmi herkes hakkıyla icra edemiyor, çok korkarım gönül kırmaktan, umutları söndürmekten lakin kıldan ince kılıçtan kalın ilmim her zaman gerçekleri vurguluyor. Haritayı kurduğumda tüm detayları anında çözümleyebiliyorum ve hepimizi ben dahil Eylül’de yaşanacak Güneş Tutulması neticesinde ciddi ve köklü değişimler bekliyor. Astrolojik anlamda gökyüzünden gelen enerjilerden kimsenin dokunulmazlığı, kaçışı, yok!

Facebook hesabıma herkesi eklemiyorum. Eklediğim kişilerin devamlı takipçi ve gerçek hesap olmasına özen gösteriyorum. Hesabımda 5.000 kişi var, tanımadığım çok hesap ‘’takip’’ te kaldı. Ve yine kendi sitemde yazıların altında ki ‘’beğen’’ ikonunu kaldırdım. Ben yazıyı yayınladığımda sitemin içerisinde bir makaleyi kaç kişi okudu anında görüyorum.

Vedic Norm sizlerin desteği benim azmim ile uzun yıllar net ortamında yerini almalı ve alacaktır da. Ağladığım da güldüğüm de AŞK ile kalemime sarıldığım da beni her okuduğunuz da işte bunun ahd-e vefası…Sonsuz Teşekkürler beni okumaktan asla vazgeçmediğiniz için!!

Hayatımız rengarenk gezegen enerjileri sayesinde. Ve yine bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders…Ders biter ve o insanlar hayatımızın dışında kalırlar. Düzen ya da karma dediğimiz zincirleme etki böyle devam eder gider..

Düşünce mi yoksa ince düşününce mi kalbi acır insanın? Bilemiyorum. Bildiğim ve size söylemem gereken ise anı kurtarmak için yazmayacağım. Benden hep gerçekleri duyacaksınız. Yazarken düşüncelerim çözülüyor.

Bâki sevgi ve saygılarım ile…

”Balığa denizden başkası azaptır”.

Kazanmak ile kaybetmek kardeştir kaderde. Kaybettiğiniz herşeyin yerini hemen doldurur evren.  Duyarlı kadınlar çok gizemlidir…Çok hassastır…Duygusuz insan modeli pratikte ve realde çok daha güçlüdür. Duygular tecrübe ve kalp ile paralel ilerler. Lakin duygulu insan bir başkadır. Vefalıdır mesela… 

Onları “Çok az tefferuat” İle memnun edebilir ve yine “hiç” diyebileceginiz, size göre önemsiz olan ayrıntılar ile uzebilirsiniz.

Unutmayın ki bu duyarlı insanlar sizi sizden daha iyi tanır ve anlarlar. Su grubu ağırlıklı olan bireyler genel anlamda içsel bir sezgiye sahiptir. Zeka sezgi ile bütünleşir. Merkür’üm Balık burcunda olduğu için ekranın ucundan bile sizlerin benim hakkında ne düşündüğünüzü hissediyorum. O duygulu insanların kalbinde ki yara kabuk bağlar, kabuk ise yaranın üzerinde kalmaz ve düşer. Eylül sonrası o zamanlara geçeceğim…

AYŞEN TOK