MEVSİM RENKLENDİ

Gökyüzü bazen feryattır, bazen suskun bir ilahi.

Hala yaşadıklarımızın idrakinde olamayan, sanki morfinlenmiş gibi hissedenler var mı merek ediyorum?

Değer vermek; ölüm ensemize dayanmış. İnsan olan insan düşünmeli kırdığı kalpleri, vicdan huzuru ne değerlidir, belki özür dilemeli dünya gözüyle…Sakın üzülmeyin 15 Mayıs itibariyle retro seyre geçecek olan gezegenler, takribi Ay ve Güneş tutulmalarının yaratacağı farkındalık ile çevrenizde ailenizden tutunda, eş, dost, arkadaş yada üçüncü şahısları ayıklama zamanı. İnsanlar yaşamlarınıza girerler ve çıkarlar. Son kullanma tarihi denilen ve evren tarafından bu biletin kesildiği süreçler ve deneyimler vardır.

Hayat zor olsa bile yine güzel! Bakınız mevsimin öyle bir döneminde ipe dizeceğiz tüm anılarımızı.

Değer vermek esasında insan olmanın gereğidir, bence erdemli davranışın en yalın örneğidir. Yakınında ki kişinin zor zamanlarında yanında olmak ve karşındakinin iyiliğini istemek ağladığın da veya mutlu olduğunda onunla birlikte gülebilmek, derdine ortak olabilmek onun için elinden geleni yapmak ve bazen maddi, bazen manevi varlığını hissettirmektir.

Verdiğin değere karşılık aldığın nedir?

By by by….

Soruyorsunuz ya gidenler döner mi? Dönüş yolu açılıyor, ben de onun için yazıyorum…

‘’Ayşen hanım, korona virüs korkusu yüzünden eski sevgililerimiz tek tek arayıp , hal hatır sorar oldu…’’ diyen mesajlar için yazıyorum. Yazının sonuna bir Yıldız Tilbe şarkısı ekleyeceğim.

Fakat Spoiler’in şu sözünü pek severim. ”Bir toprak kaseyi seveceksen kase olduğunu bil, kırıldığında üzülmezsin.”

İnsanların kaderleri yaşadıkları coğrafya ve sahip oldukları aile ile şekillenir. 2020-2021-2022 yılları Satürn Oğlak seyri inanın bana hepimize değeri ve değersiz olmayı iliklerimize kadar hissettirecek. Düşünün bakalım sizin değer kıstasınız nedir? Bana göre değer verilir yada alınır. Günümüz koşullarında menfaatlerin çok fazla ön planda olduğu yaşam sahnesinde derim ki; Allah her daim değerli kılsın kulunu gözünde. Allah almasın kuluna verdiği değeri. Zira bu dünya geçici. Bir sonra ki yaşama yuvarlanırken Allah hoşnut olsun kulundan.

Elle tutulur, gözle görülür ne var diye soruyorsunuz. Ben meraklı değilim olumsuzluk yazmaya, buradayken bile sizlerden gelen mesajlarda pek iç açıcı değil hani? O zaman mealimiz doğrudur. Feryat olur tüm kelamlar…Bütün sınırların kesiştiği eksende birde mazinin küllerine ruhumuzu bulamak var.

Ne alem de benim sebep-i şahanelerim? Bir adam, bir kadın ve bir çocuk! Ne alem de?…

Bir çocuk; her gün bir gün evvelinden biriktirdiği hatıraların gölgesinde yeni hikayeler inşa etmekte. Kucağına hediyeler bırakılırken bir çocuğun, başka bir çocuk sınır hattında üzerine bire bir gazı sıkılırken kaderi öğrendi. Çocuk işte her yerde aynı… Günahsız melekler!

Bir adam; saçları uzun, saçlarında zemheri dertler savrulurken rüzgar ile gözlerinin bozkırlarında kaybolan umutlarını sordu bana. Serseri bir mayın gibi dolaşmıyor. Milyon tane adam var düşündüğüm, seccadesi ile bütün olan, silahına sarılan, evladını düşünen, gelecek kaygısı taşıyan, sevdiği kadınla evlenip, evlenemeyeceği hayallerinde yok olan…Gerçeklerden kurduğum tuzaklara yakalanmıyor bu adamlar. Dilinde tek kelime Allah olanlar! Hiç gün yüzü görmeyen sorularına, hiç söylenmemiş kelimeler ürettim bir çoğuna. Düşündüm sonra bu insanların dertleri yok mu Ya Rabbi? Fakirliğin kelepçeleri uzunca bir süre pranga olmuş dileniyor ahir ömrüne, yazgısına isyan etmeyip, sokaklarda yatanlar var bir de. Onlar adam değil mi?

Ya o Yemen’li, Afgan’lı insanların kaderi?

Bir kadın; derdini anlatırken ağladı. Gerçekte yaşadığı mutluluğun, eşinin onun terk etmesi ile neden rüyalarında bile az gördüğü mutluluğun şifresini sordu. ‘’Sevdalar hep böyle başlar. Kaderine kafa tutma, yasak sevişmelerin kuyusuna düşen eşin elbet gerçeği idrak edecek. Bir kuşun kanadını okşar gibi sevdiğin o adam sana geri dönsün beraber dua edelim’’ dedim…

Herkesin var bir hikayesi, astroloji ile buldu beni…

Bir damar vardır insan vücudunda. Orayı bulur ve kasıtlı kasıtlı basarsanız karşınızda ki kişi birden ejderhaya dönüşebilir. Söylenmeyecek söz söylemeyin geri dönüşümü yok. Amaçlarınız hedefleriniz limitleri zorlamasın gökyüzü oyun oynayacak Retrolar başladığında. Bedendir kirli olan, ruh Rabbe dönüktür her zaman. Dilerim hayatında herkes doğruyu bulur…

Dilerim ki o adam, o çocuk ve o kadının sevdanın püfür püfür rüzgarlarında saçları dağılsın. Mantığın köhne duvarlarında o adam ve o kadın aklını yitirmek üzere! Dua ettim onlar için ve hepimiz için…

Gönüller; ateş böceği gibi bir türlü anlayanı yok! Yeşil bahar da yanıp sönen ateş böceği misali. Zira sema da ne zaman #Koç ve #Terazi ekseninde #Ay fazı oluşsa hemen ilişkiler vurgu kazanıyor yeryüzünde. 15 Nisan ve 15 Mayıs aralığı Koç&Terazi ekseni etkisindeyiz. Geceler çoğalırken, günlerin içinde sevda bahçelerinde kuruyan bir çiçek gibi bazılarınız özellikle yükselen ve Ay konumu Yengeç-Oğlak-Koç-Terazi ekseninin. Çünkü disiplin gezegeni Saturn baskısı ile tanıştırlar. Mazinin kapısını aralayıp, geçmişi hatırlatmak istercesine, 2020 yılı. Şimdi ne isterim ki yağmur olsam, mevsimler geçse, akşamlar, sabahlar, derbeder halde ve kıymet bilmeden, yeryüzünden ve gökyüzünden bir haber olsam ben…!

Terazi dolunayı ve Koç yeniayı en fazla Lagna ve Ay konumu ilişkiler adına; Kova, Koç, İlizler, Yay, Terazi ve Aslan bireylerini etkileyecek. Kalp ne istediğinin farkında olacak emin olunuz. Ne seninle, ne sensiz durumları yok anlayacağınız. Ben fena daldım bahara, kalbime değdi toprakta ki çiçekler. Yeşilin ve mavinin büyüsünde anladığınız üzere aklım gökyüzünde, korona günlerinde yazıyorum umarsızca…

Delilik ile velilik arasında gezindiğim o ince çizgide bir gün delirebilirim.

Mutluluk sarsın tüm evreni.

En çok kimi seviyorsanız, sizi en çok o yorar, ki bu tuhaftır. Sizi en çok kim yoruyorsa, en çok onunla huzur bulursunuz, ki bu daha tuhaftır… Ve huzur bulduğunuz şeyler için her zaman yorulmaya değer.

İlk hatayı af ederseniz, ikinci hatanın önünü açarsınız. İkinci hatayı da af ederseniz ilkine ihanet etmiş olursunuz. Retro süreçleri hataların otağıdır hani biliniz!

Gökyüzü öğretiyor. Yalnız piyasada ki Astrologlar şunu da iyi bilsinler ki yüreğinde rahmani sevgi ve Allah korkusu taşımayanlar ilim mertebesinde bir arpa boyu yol kat edemezler.

“Bütün yollarda kırmızı ışık yeşillere geç kaldım. Aşk dahil olmak üzere. Ne de olsa erkeğin kalbi enginar gibiymiş. Her yaprağında bir kadın yatarmış.” Eee bu da horoskop hediyesiymiş. Alemi can evinden sarsacak Venüs retrosu geliyor. Venüs Mundane haritalarda para demektir. Ne arasanız var bahar ve yaz mevsiminde.

Gökyüzü saçaklandı. Hüzün yağıyor üzerimize. En çok da duygusu olan insanların üzerine…

10 Mayıs itibariyle; estetik ile ilgili girişimlerden hoşnutsuz kalırsınız. “Dileyin gök kubbeden ne dilerseniz.” diyemiyorum işte! Yıldızlar göz kırptı mı köhne hayatlara, işte o zaman adaletli dönüyor dünya…

(O kadar bilgi boşuna verilmiyor lakin Allah (C.C) kime neyi ne ölçüde vereceğini gayet iyi biliyor…)

2020 yılı karmanın menşei; beş adet gezegen retrosu bizleri anılara üstelik canımızı acıtan anıların koridoruna sürüklüyor…

Benim için en büyük başarı, ben öldükten sonra ileri medeniyetlerin global ve ülkemiz hakkında kalemimden çıkacak olan öngörüleri okuyacak ve saygı ile ”bunlar nasıl bilinmiş?” diyecek olmalarıdır. Gökyüzü ve Allah’tan başka hiç kimseye eyvallahı olmayan delinin tekiyim ben işte. Ve sizler unutmayınız ki Batı yönünde gerçekleşen yüzyılın en önemli Güneş tutulması ile toplu bir yokoluşa değil, toplu bir uyanışa gidiyoruz. Zayıf halkalar kopacak. Ölüm sonun başıdır. Yaşanan ve yaşanacak olan tüm kayıplar bu işin gereğindendir ve dahi Ağustos, Aralık kayıpların en afilli ayıdır.

Biliyor musunuz arkadaşlar? Rasi haritalarında Guru-Jüpiter yerleşimi ve Ketu’su güçlü olanlar ulaşır derin Vedik Astroloji bilgilerine ve tabii bunların yerleşimlerinin değeri sizleri buluşturur Vedik Astrologlarla…

Bilgiyi almak kadar hazmetmektir aslolan. Ya bilgiye ulaşmadan sonrası o bilgiyle mezara girmek! Kadersel planda vakit geldiğinde sahip olduğunuz yeteneğin kutusu açılır ve size biçilen rolü oynamaya başlarsınız.

Ben önce kendimin sonra sizlerin kaderini değiştiremem lakin en iyi şekilde yorumlarım!

Uzun zaman retro süreçte olacak gezegenler için bitmediğine inandığımız daha öncede yaşamışız gibi hissettiğimiz, tesadüf şeklinde sıralanan olaylar kaderlerimiz de yeniden zuhur etmeye ve yaşamlarımıza imza atmaya geliyor. Yanında Mars’ta var üstelik!

Yaşayacaklarımız yazgımızda yer alanlar, bu süreçte karşımıza çıkan kişilerse kendi bilincimizle yaşamlarımıza çektiklerimiz, empati yada antipati, şu an mı önemli? Geçmiş mi? Gelecek mi?

Eksenlere bakacak olursak!

Ay ve Lagna; Akrep-Boğa-Aslan-Kova-Koç sınav başlıyor.

Ay ve Lagna; Başak-Oğlak-İkizler fırsatları değerlendirme.

Ay ve Lagna; Yengeç-Başak 🙂 Aşk için ölmeli aşk o zaman AŞK!

Ay ve Lagna; Kova:( bilinçaltına baskı, uykusuz geceler, korkular, kaygılar.

Ay ve Lagna; Boğa 🙁 Şansa blokaj.

Bu süreçte yani tam anlamıyla 2023 gelene kadar dünyadan alacağınız keyif bir başkasınınki ile çok farklı olacak. Hayatın rengi değişecek. Dilerim Dasalarınız ve Vedhalarınız sizden yana çalışır.

Atıyor benim ki tik tak, tik tak…

Eskisi olmayanın yenisi olmazmış. Kimse sütün içinde ki ak kaşık değil, yada 10 yaşında ergenliğe geçmemiş çocuk saflığında hiç değil. Evet bu namı değer tabloda ki gökyüzü bir çok bitişi tetikleyeceği gibi yeni başlangıçlara da start verecektir.

Kim istemez Leyla ile Mecnun olmayı belki de Yusuf ile Züleyha. Sonuç nedir bu dönem başlayan ilişkilerin vadesi nedir bunu ancak Rasi haritalarınız da yaşadığınız transitler ve Dasa süreçleri belirleyecektir. Hepimizin aştığı dağlar, sahip olduğumuz tecrübe ile orantılı yaşadıklarımız, yaşanmışlıklarımızın boyutudur tüm kelamlarımız.

İlişkinin can suyu; nezakettir, sabırdır, fedakarlıktır, canını yakanın canı elbette yanacaktır.

Gök semadan süzülecek olan Koç dürtüselliği, Terazi’nin kefelerine ayar çekecek mi?

Çeksin zati ayarsızız hepimiz!

‘’Birine yada bir şeye sadık olmak zorundaysam, öncelikle kendime  sadik davranmalıyım. Gerçek aşkı arıyorsam, karşıma çıkan ortalama aşkları defterden silmeliyim. Edindiğim azıcık deneyim bana gösterdi ki kimse herhangi bir şeyin efendisi değildir, hepsi sadece bir yanılsamadır. Ruhun özü, maddi zenginlikler de ruhsal zenginlikler de…’’

Çantada keklik sandığını kaybetmiş olan kişi, sonunda hiçbir şeyin ona ait olmadığını öğrenir. Ve hiç bir şey bana ait değilse, benim olmayanlar için kaygılanmanın gereği de YOK demektir.

Şunu öğrenmeliyiz bence; ömrümüzün ilk yada SON günüymüş gibi yaşamak en doğrusu…

Saygılarım ile

AYŞEN TOK