Yok Saydığımız Sevda Külleri & Akrep Dolunayı

Mesele seni üzüyorsa şöyle düşün;

On yıl sonra hatırlayabileceğin bir mesele mi? Cevabın evet ise üzülmeye devam edebilirsin!

Soren Kierkegaard

(Vuruldum bir kez daha hem sırtımdan, hem kalbimden. ) Ne bu beden! Ne bu ruh! Ne bu dünya! Dardır bana…Değişim, dönüşüm ve varoluşun akustiğinde bunca retronun eşliğinde bakalım neler dökülmüş yorgun kalemimden…

Akrep’in karanlık yatağında ilerleyen AY! Yaşantımızda değiştirmekten korktuğumuz konularla bizleri bir kez daha yüzleştirecek. Yeni Ay evrelerini sevmediğimizi bilakis yaşamlarımızda Yeni Ay’ın oluştuğu ve hemen karşıtı 180 derece Dolunay fazı ile ciddi bir farkındalık kazandığımızı artık hepimiz biliyoruz. Her ay zodyağın farklı noktalarında oluşan bu muazzam enerji farkındalığımız adına oldukça önemlidir. 9 Haziran 2017 saat:16.30 anı haritasında yükselen Terazi  burcu, bu yaşamda yönetmekle sorumlu olduğumuz alanlardan ziyade, merhamet ve fedakarlığa hasret ruhumuzda özlemler eserken, kendimizi kurban ettiğimiz ”En başından beri bildiğimiz” o gerçeği harekete geçirecek olan alan. Sorgular başlayacak ”Neydi? Neden? Hep üzülen ben mi olacağım?”gibi…Bu sefer aynanın karşısına geçmekten korkmak yerine, kimliğimizin ötesindeki varlığımızdan güç alıyor olacağız. Küfürde edebiliriz kaderimize. Lagnaya görünüm veren Ay düğümleri var elimizde. Bu güne kadar neyi sır diye sakladıysak, bağımlılık haline getirdiysek, yüzleşmemekte direndiğimiz her ne ise, hayalini kurduğumuz değerlerle, sahip olduğumuz değerler, yaşamla aramızdan çıkıp gidecek bu süreçte Akrep burcunun yatağında  24.58 enlem değerinde 3.Pada  Jyestickha Takımyıldızında yöneticisinin Merkür olduğu, Pada yöneticisinin ise Satürn olduğu dilimde gerçeklerle yüzleşmeye hazır mısınız? Mühim olan odur ki her iki yöneticiden Dolunay ile ilgili olanı retrodur. Geçemeyen geçmişe davetiye var kısacası.

Bu Takımyıldızı derki; Korku duyup kötülük etme ya da edilmenin insan vücudunda yarattığı var kalmaya yönelik bir tepki, ölüme karşı duruş ve varlığın yaşama doğru atılışı olarak tanımlanırsa, korkusuzluk ise, mantıksal olarak takip edilecek bu yolda, varlığın ölüme doğru atılışı ve var kalmayı ve yaşıyor olmayı kaale almaması olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla korkusuzluk ölümü hiçleme veya yaşamıyor, yaşıyor olmaktan fazlaca bir anlam bulmamak fakat yaşama katlanmak için varlığını ölüme doğru atmak anlamına gelir. Bu ölüme atılış şehvetle ölüme koşmayı istemek ya da istememek anlamında negatif ya da pozitif tercihlere sahip olmak manasına gelmemekte ve daha doğrusu bizi o kadar enterese etmemektedir. Korkusuzluğa dair söylenecek şey burada, onun yaşam içerisinde var oluşa dair bir duruşunun olduğudur. Fakat yaşam içinde asıl olarak durmakta olan korkunun taaaa kendisidir. Korku ve endişe içerikli NAKHASTRA’nın tam göbeğindeyiz. (Kullandığım ÖLÜM kelimesi mecazi anlam içeriyor.) Nedir korku? Varlığından hoşnut olduğumuz tüm durumların sürekliliği adına şartları her daim koruma kaygımızdır.

Jyesticka Nakshatra için zihin son derece kaygılı, korkulu ve depresiftir. Bu Nakshatra  Merkür yönetimindedir ve bu kişiler sürekli zihinsel anlamda kaygı içerisindedirler. Pada yöneticisi Satürn; kısıtlama, korku ve kaygıların karakasıdır. Genelde duygusuz karakterler bu dilimdedir. Bir ilişki ve dostluk söz konusu olduğunda, her ne kadar dostane yaklaşma arzusu barındırsalar da niyetleri öyle olmayabilir. İlk görüşte karşılarında ki kişi için hep ön yargılıdırlar. Dostluklarını ve güvenlerini kazanmak kolay değildir. Satürn burada sabır enjekte etmiştir bu yerleşime. Satürn karanlık dünyanın ve hayatın karanlık tarafının sırrını temsil ettiği için gizli dünyaya karşı doğal bir eğilim özellikle astroloji, okült meyiller ve spritüel konular, büyü özel ilgi alanlarıdır.

Dolunay anında Ay ve Ay düğümleri, Güneş ve Merkür  arasında ki kare görünüm ve 4-10 kuralı. Ne Jüpiter desteği, ne Düğümlerin kösteği misali fakat Navamsa öyle demiyor. Bilgelikle taçlanacak olan her değer de Jüpiter düz seyre geçmeden evvel ”hatırla diyor, unutmak bu kadar kolay olamaz, hatırla geçmişini, unutma kötülük edenleri, öfkeyi ve şiddeti enjekte ediyor zihinlerimize”.

10 Haziran 2017 Jüpiter Başak burcunda düz seyre geçiyor. (Bunu sizlere ayrıca yazıyorum. Etkilerini Lagna ve Ay konumlarınıza göre okuyacaksınız. )

21 Haziran’da Satürn Yay burcunda Akrep burcuna geçiyor. (Bunu sizlere ayrıca yazıyorum. Etkilerini Lagna ve Ay konumlarınıza göre okuyacaksınız. )

Güneş’le Ay’a Merkür’de eşlik ediyor. Ay annemiz ise Güneş babamız üzücü olan sevgi ile bir araya gelmeyişleri. Ben göz ardı edemem bu karşıtlık halinde ki direnişi. Mars ve Satürn arasında ki 180 derecenin yaratacağı etkiyi. 21 Haziran’a kadar üzgünüm ki bu karşıtlık hali, ruhumuza, dilimize ve dahi bedenimize kurşun misali işleyecektir. İçimize sindiremediğimiz konuları Akrep Ay fazında daha iyi idrak edip ya ”tamam” diyeceğiz ya ”devam” diyeceğiz. Ay evrelerinde bir karamsarlık, bir coşku, bir isyan, bir direniş hasıl olur üzerimize. Direndiğimiz, bu yüzden tuhaf bir şekilde motivasyon kaybına uğradığımız, hastalıklı düşüncelerimizle yüzleşiriz. Gerçekleri görüyor olacağız elbette. Armutu sapından, üzümü çöpünden ayıracağız yine. Aile ilişkilerimiz, toplumdaki statümüz, saygınlığımız, günlük yaşantımız, parasal durumumuz, sağlığımız, ilişkilerimiz eş, dost, arkadaş, sevgili, yeniden revize ettiğimiz bir zaman dilimidir Dolunay o yüzden Yeni Ay evrelerinde belirttiğim tüm konular esasında Dolunay anında tamamlanır. Uzun zamandır mücadeleye neden olan tutkularımızın ve korkularımızın ölümüne şahitlik edeceğiz. Öylede değil mi zaten hayatımızda verdiğimiz tavizler, yaşamlarımıza sonradan birer çivi olarak saplanmıyor mu? Önce hayallerimizi başlıyoruz öldürmeye; nefretle, yeniye yer açıyoruz.

İnsanin; İnsanda ki ömrü, hayalinde can verdigi ( Düsündügü ) kadardir / em®e

Nedir bağımlılık arz eden konular? Bazı şeyleri bırakmak, onlar için mücadeleden vazgeçmek, onları serbest bırakmak, kökü sağlam olmayan gevşek olan ile bağı kopartmak. Yaşamlarımız kazançlar kadar kayıplarla da dolu. Ömrümüz beklemeyle geçiyor, hep daha iyi bir ilişki, daha iyi yaşam koşulları, yaptıklarımızın takdir edilmesi, aşkımızın anlaşılması ve değer görmek beklentilerimiz hep bu çerçevede. Beklentilerin olmuyorsa bırak. Kime sorsam herkeste bir keyifsizlik hakimken yaşamlarımızda, bir de güçlü görünenlere karşıt naif ve depresif olanlar var. En azından benim karşıma çıkan diğer insanlar hep böyle oldu. Murathan Mungan “hiçbir gerçek haksızlık edilmeden öğrenilmez” demiş. Haksızlık yaparak öğrendiğim gerçeklerin haklarını omzumda taşımanın yükü her geçen gün artıyor, omzumda yükü olan insan sayısı artıyor. (Arka fon yüzünden). 🙁 🙁

Birde beyinlerimizin kuytularında yer alanlar, anılar, hatıralar, acılar, nefretler, özlemler, sizler de eminim bu durumdasınız. Öğrendikleriniz ya da öğrenmeye devam ettikleriniz yükünüzü arttırıyor olmalı ziyadesiyle. Yaptığımız hataları değiştirebilme gücüne sahibiz ve bunun bir ders olduğunu sonradan idrak edebiliyoruz. Yaptığımız hataları yinelememenin ise cesaret olmadığını bunun tamamen KADER olduğunu kabul etmenin kendimizi korumanın en iyi yolu olduğunu bazen hiç öğrenemiyoruz.

İlkbaharı bitirdik sayılır. AKREP Dolunayı döngünün bilinmeyen yüzünü, gizemli kalan yönünü tamamlamak, tüm maziyi gömmek için kurgulanmış. ”PİMİ ÇEKİLMİŞ EL BOMBASI” gibi şimdi İlkbahar oysa ki adı; ayrılık, ihanet, intikam kelimeleri yakışmaz makalemize lakin eklemezsek yazık olur paragraf ağlar sonra. Ayrılıklarda en çok acıtan ayrıntılardır aslında hatıralar öyle yer etmiştir ki hafızalar da AKREP çözüverir tüm şifreleri. Zaten bir KADINI mahveden de erkek değil düşündüğü ayrıntılardır, düşünülmemiş ayrıntılardır. Ayrıntı, yolu tehlikeli yapan ama güzel bir oyuna da çeviren şeydir. Her detay ise ayrıntılarda gizlidir. 🙂 🙂 🙂 (Aferin bana)

Dolunay etkisi 5 Haziran’dan 9 Haziran’a kadar devam edecek, öyle bir YAZ geliyor ki 2017 girdiğinde bu yana geride kalan 6 ay halt etsin yanında. Ülke olarak da bireysel olarak da zorlanacağız. Bu Dolunay da zedelenmiş bir Venüs ile yazara ait şu satırlar geldi aklıma. “Geçmişin gölgesinde yaşayıp senin adım atmana izin vermeyenler için de önlem al.” Hayatımın en doğru zamanında okuduğum en değerli kitaplarımdan birinde Ece Temelkuran “Geride olan her şeyi orada bırakmak gerek. Sen demiştin ya, hayat şimdi burada” yazmış. Bunu yapabilmek kimse için kolay olmasa da, yol almak gerek. Uğruna neler kaybettiğimizi düşünerek acı çekmenin yaşayabileceğimiz mutluluklara hiç faydası yok. Mutlu olmak arkamıza bakmaktan daha çok kazandıklarımıza bakmakla alakalı o nedenle kanserleşmemeli hiçbir acı. Eğer gerçekten bittiyse tabii. Karşınıza çıkan ve sizinle DALGA geçmeyi hangi kefeye koyan zihniyetler tabulaşmaya değil, bitmeye mahkumdur. Ne bekliyorsunuz benim gibi İLAHİ AŞK derdine düşmüş bir BALIK’tan ben ki bu satırları yazarken kasvetten çökmüş, manâ denizinde aşk diye dibi bulmuşum.

Bu Dolunay için sizlere 3 adet makale hazırladım. Bu ilki birkaç gün içinde 2.ve 3. yayınlanacak. Ölmedim henüz ölmedim ama gömdüklerimi, sırlarımı KUDRETİME Yaratıcının adaletine veriyorum ve tüm sırlar açık olacak diye sizlere hatırlatıyorum. Aşık olduğu gülüne kızıp gezegenini terk eden ve bir çok gezegen dolaşan Küçük Prens masalını çok severim bu yüzden. Gezegenler arasındaki bağlantıyı hiç koparmadan kaçabileceğimiz yerler, kişiler, kimlikler, değerler olmalı. Mabedimiz olmalı ve oraya kimse dokunmamalı. Yüreğimizdir mabedimiz ve orayı bir Allah bilir. Sağlamlığı ve kökü olmayanlar; Arkadaşlar, dostluklar, sevgiler, sevgililer, geçmişe vefa beslemeyen kişilerin, geleceğe olmayan saygısı tüm değerler kopacak bu AKREP DOLUNAYIN da kaderimiz yazılmışsa eğer geriye sadece bunu yaşamak kalıyor. Ne yaşanırsa yaşansın, kolunda ki yaşam saati durmadığı sürece HAYATI zorlamaktan bıkmayalım lütfen! (Nerede olursak olalım, hastane dahi olsa, yazmaya devam edeceğiz evvelAllah!). Ve hepiniz şahitsiniz ki yazmışlığımız da vardır.

Sizler bilir misiniz Akrep döşünü? Öfke doludur Akrep döşü. Özellikle bu yıldızda. Başka bir yıldız ise sadece maji için çalışır. Jyesticha velev ki Dolunay bu yıldızda. Büyücüler iş başında. Zati yeterlidir bu kadar kötülük insanoğluna. Pada yöneticisi Satürn’dür.

İçtik mi dertleri şarap niyetine? İçtik vesselam. Peki ya posası? Ne olacak onca ölüm, onca beden, onca çocuk? Bu nasıl bir diyettir ki ömrümüz yetmeyecek ve bu karmayı bizlerin çocukları, torunları temizlemeye çalışacak! Bütün iğrençliklerin arkasında karma gizlidir. Ay ışığı zümremizde, gövdemizde çıkan yangını ıslık çalar. Lakin dikkat edin fısıldar demiyorum adeta ıslık çalacak diyorum. Varlığımızdan hızla uzaklaşan mutluluğun peşrevi ne zaman çalacak peki? 🙁 Zor üzgünümmm bu coğrafya daha çok ölüme, tecavüze, tacize, hırsızlığa, zorbalığa, haksızlığa tanıklık edecek.

Yaz mevsimini karşılamaya hazırlanırken hicaz çalıyor gökyüzü. Kavrulduk, boğulacağız şimdi. Retrolar varken günü gecikmiş hoşçakal kelimeleri dökülecek sevgililerin dilinden. Yeniden aşka maya tutabilmek adına. Akrep yatağında yalnızlığa demir atacağız, Akrep zehiri ile. Ölümsüzleştirdiğiniz ne varsa; eş, sevgili, arkadaş, dost, aile…Hüküm giydirdiğiniz dertlerle hesap sorup, intikam almak istercesine yüzleşecek ve görüşeceksiniz. Bu bazılarınız için yüzyüze yaşanırken bazılarınız bu yüzleşmeye internet ortamında vakıf olacak. Mağlubiyetse bu evet. Helalleşin sevgiliyle zira büyük zaferler uçurumlarda son bulur. Sizi uçurumun sonunda bekleyen ise Akrep’tir. Af dileyin Yaratıcıdan mağrur mağrur değil, mahcup mahcup!

Neyi düşünmeliyiz? Retro gezegen süreçlerinde zihnimiz bize oyun oynar ve türlü türlü tasvirler çizer. Dolunay evrelerinde ise inancımız ayyuka olurken gizli bir elin bizi AY ışığı eşliğinde koruduğuna inanırız. Dertlerimizi avuçlarız birden bire. O dertler ki üşüttü hepimizi Mayıs ayında, şimdi donma faslındayız Haziran’da.

Haziran ayaz bir mevsim. Savrulurken dertler, AY bizleri alıp hemen öteye götürecek. Öteler yakın mıdır? Düşündüğünüz yakınlık jilet kesiğidir. AKREP döşü bambaşkadır. Karanlık bir suda yüzmeye davet edecek bizi evren birkez daha. Prangalar giydireceğiz tüm yasaklı düşlerimize. Sürprizler kadar üzüntülere gebe zira Akrep döşü. Oysa bütün mesele sevgidir, sahtelikler içinde kandığımız, inandığımız, sonrasında aydığımız.

Bir arsızlık, bir doyumsuzluk, şaşırdık vesselam. Uçkur derdine düştük. Dini-devleti harman eyledik. Yapamadıklarımızı stok yaptık arka bahçemize (düşünce anlamında) ne olacak sonumuz? Kim düşünüyor sonunu? İşte Dolunay zamanı gem vurulamayan duygularla tanıştıracak bizi. Mücadele ettik mi sevdiğimiz için? Ya o ne yaptı? Bu mücadeleye değdi mi? Gökyüzü tedirgin tedirgin uçan kuşların mavi deryası. Dümeni olmayan bir gemi gibi ülkem. Gece-gündüz fırtınada debelenen…

Geçmiş; yüreğimde ki öfkeye prangalı zincir 🙂 bu aralar hop oturup hop kalkıyor….

Balık&Başak.

Kuşkuyu, mesafeyi, ayrılığı bertaraf edip; özlemi sürüyorum sol yanıma….

Akrep&Boğa

Hayatın bir kaf dağı olduğunu; harelenmiş mutluluklarla öğrendim, öğrettiler. Annemmmm bilemezsin!

Kova&Aslan.

Endişeyle akar mı insanın gözünde ki yaş? İçine hapis olduğum duvarların rengi kırmızı. Tam ortasından parçalanıyor kalbim ve merhamet dileniyorum.

İkizler&Yay

Dimağım durdu 🙁 bu yolların bu kadar tozlu, bu kadar taşlı olduğunu bilmezdim. Mühürler mi vurdun talihime? Sabırlar boy verdi, mutluluklar yerine…

Koç&Terazi

Aşkı taşıyorum sana müptela kalbimde. Bu derin sevdayı avuçlarıma kınalayamadın! Dönüşü imkansız yolculukların seferisiyim şimdi!

Yengeç&Oğlak

Hep akıllı geçinip kalp kırmayı öğrendik…

Tercihleriniz, aynada ki yansimanizdir. Yaz aylarında harman mevsimi yaşadınız mı siz? Hazanda döktüğünüz yaprakların, budadığınız dalların hesabını yaptınız mı? Bir alışkanlığın sürgün mevsimlerinde üşüdünüz mü? Bağrınız yangın yerine döndü mü? Bunların hepsini hisseden analar, kadınlar, çocuklar ve babalar var bu coğrafyada.

TEŞEKKÜR ederim. Vedic Norm sitesinin Google Analytichs Official Website aylık raporlarında Nisan-Mayıs 2017 ziyaretçi sayısı yurtdışı ve yurtiçi dahil 172.018 kişi gerçekten TEŞEKKÜR ederim. Bilmenizi isterim ki yurtdışına vermiş olduğum Danışmanlık hizmetleri yurtiçinden daha fazladır.

Hiç bir zafere çiçekli yollardan gidilmiyorda bazılarımızin yolları fazla dikenli 1 yıldan bu yana. 1984-1985-1986-1956-1957-1958-1964-1965-1966-1970-1971-1972-1973 doğumlu bireyleredir bu yorumum lakin geçecek hiç birşey vazgeçilmez ve baki değildir. Geçtiğinde eski sizden eser kalmayacak. Bakmayın benim böyle güzel, böyle dokunaklı, böyle cilveli yazılar yazdığıma. Ben aslında siz diye kendimi anlatıyorum…

Akrep Dolunayından sonra ki tamamlanma İkizler Yeni Ay fazıdır. 😀 Wuuuuu 😀 Hava elmenti Mars’ı alırsa yanına ne çıkar ortaya 😀 zekanın arenasında, politik dengeler çerçevesinde, ayarı kaçan Akrep’de gövde gösterisi üstelik sözel saldırı içerikli. Coşku var yukarıda coşku 😀 Gökyüzü böyle güzelken fazla da söze hacet yok aslında. Dökün eteğinizde ki taşları. Yazmayayım diyorum ama dayanamıyorum. Gözyaşlarınız uzunca bir süre sürüklenecek peşinizden. Her fırtınadan sonra tekrar bir şey inşa etmek için elinizde kalanlar nelerdir? Huzuru bulmak için her yol mübah değil mi sizce de?

”Geçti Bor’un pazarı sen şimdi sür eşeğini Niğde’ye. Servi servi ümitler, döndü birer iğneye” Bazı durumlarda eşek siz olursunuz, bazı durumlar da ise karşı tarafta ki! İlişkiler anlamında; Akrep-Boğa-Yengeç-Oğlak ve Balık etkilenecek. Gözyaşı dökecek olanlar ise; İkizler-Yay-Terazi-Koç. Kariyer yapacak olanlar; Kova-Aslan. Arkadaş, komşu ve kardeşlerle ilgili gelişmeler ise; Başak-Balık eksenlerini tetikleyecektir.

Gökyüzü bizlere başka bir düşün penceresini açacak. Bir esinti hakim olur insan hayatında üşürsünüz. Maziye sarılmak istersiniz. Bu kadar ağır retro etkisi varken normaldir. Sevgi sarsın tüm doğayı ve ruhunuzu…Arap saçına dönebilir bazen hayat, devrilirsiniz sanırsınız ki koca dünya çöküvermiş üstünüze. Umutlar ekelim göğün göğsüne yine umutsuzluklar derlediğimiz aşikar olan bu talihsiz zamanlar yani yılın yarısına geldik nihayet. Solgun çiçeklere benzer hayat, arap saçına dönenleri kucaklamaktan keyif duyar. Tıpkı bu resim gibi foton kuşağını seviyorum bu resimler aşka getiriyor yorgun ruhumu.

Her gece dualar gönderdiğimiz gökyüzü bu aralar dalgaları hatta tsunamileri davet niteliğinde. O yüzdendir her mevsim kendine özgüdür dalgayı ya da tsunamiyi kucaklamış olmamız ise bu uzun yolda inançla yürüdüğümüze ispattır. Dün geçer, daha önce ki zamanda ve biz umursamadan geçenleri, acıları, dertleri, üzüntüleri giriveririz yine gecenin koynuna. Bazı zamanlarda sevinmek lazım 🙂 bu dertlendiğimiz hayat ruhumuzun küfünü temizleme derdindedir.

Afrodizyak etkisidir AŞK! Günahlara davet eden süreçte üşümüşlüğümüzü örter bazı transitler zira Başak burcunda ilerleyen Jüpiter kalbimizin bilindik zikiri AŞK’a davetiye niteliğindeydi fakat aldığı Satürn kare görünümü değil aşkı hayatı karabasana bürüdü. Sonuç mu? Amanın meçhulde rotasını kaybetmiş gemiye dönmemek adına durunuz. İnadına ısrarla kapıyı, bacayı zorluyorsa mutlaka bir ders almanız şart demektir. O ders anında hayatın çelik duvarları arasında seken kör kurşuna dönme pahası bile olsa.

Mutluluktur dilimizde ki bayram! Her mutluluğun biteceğini ve sonunda yalnızlık yaşayacağımızı bilsek bile! Hep hüzün yazıyorum size diye üzülmeyin parmaklarıma sonsuz mutluluk dolamak istiyorum. Göğün agusundan yanık bir nida dökülecek Temmuz ayında Yay-İkizler temasında 🙂 dilinizin ucunda büyüyen hece dilerim kabul olsun, tüm özlemler son bulsun, tüm acılar unutulsun, gömelim maziyi 🙂 dün bitendir, yarın belirsiz bu gece ise hala sürprizlere gebe 🙂 Bir günü ağarırken birde akşamı geceye teslim ederken göğün renginin çığlığını seviyorum sizleri sevdiğim gibi…

Yaşam hikayeleri beni benden alıyor, bazen kırılıyor tüm ümitlerim, bulduğum bilgileri Danışanlarıma nasıl aktarayım diye düşünüyorum, istiyorum incecik indireyim sözlerimi, ağrımasın içleri, çekmesinler nefeslerini yola devam etmek adına düşmesin ruhları gölgeli yalnızlıklara 🙁 kalabalıkların içinde her düşüş bir moladır hayata umursamayın sizi umursamayanı, uzanın boylu boyunca yeniye, teslim edin kendinizi, her yeni başlangıçta aramayın geçmişi, kanayan kalbiniz umut düşlerine kuyu olsun, düşmeyin bir daha…

Yangın bazılarımızın yüreğinde bilirim 🙁 beklentiler yaraladı 🙁 beklenmeyenler şaşkınlık yarattı 🙁 bu bir yüzleşme 🙁 kendinize dönüşün düellosu 🙁 alıp götürdü bizi uzaklara alıcı bir kuş 🙁 bütün direncimiz kırıldı. Bu iklim hep böyle gitmez 🙂 başka başka iklimlerde sıra başkalarına gelecek elbette. Bayramımız olsun 2017 aşkın, sağlığın, başarının, huzurun, kazancın. İsyan ettikçe kanar yara bilirim, özlemeyin artık gideni varsayın ki ÖLDÜ!

Bazı Dolunay evreleri kırık plaklar gibidir tek şarkıda takılı kalır, tek şarkıda döner, şarkının her parafı sizi hayattan alır geçmişe davet eder, dinlemeyin öyle şarkıları. Bu Dolunay; yalnızlığından bunalmış bir kadının isyanı, hayata teslim olmuş, kendini unutmuş bir adamın feryadı kadar manidar. Demlenelim bakalım zira dem iyidir ruhu olgunluğa erdirir. İletişimin resitalini izleyeceğiz, izledikleriniz dile gelip kelam olacak. Deli bir isyan, ya da küfür, deli bir boran için bakalım Ay’ın ışığını şifa niyetine. Bazı oyunlar üç kişiliktir. Ben, sen ve öteki…Üç kalp…Her kalbin rengi farklıdır oysa, her çiçek gibi. Dolunay evrelerinde dudaklardan dökülenler arşa yükselir. Gökyüzü mavi olabilir ama hayat rengarenk…

Öpsün yıldızlar kalplerinizi…

Gökyüzünde Dolunay anında AK gezegen Rahu der ki; Devir aldatılmanın, dürüst olmayanların devridir.

Farz edelim ki Ay damla şekline büründü, kuru bir mevsimde hüzün ile birlikte Güneş’e direnecek. Ne çıkar ki varsın dirensin! Biliriz ki, Akrep mevzilinde iç çekişlerimiz, suskunluklarımızı fısıltıya dönüştürür. Korkunun ve gizemin içinde anlamsızlıklar dahilinde her ürpertiden bir ses, her sesten yok oluşun telinde çalan bir şarkı, her şarkının ise umutsuz dinleyiceleri olacağız. Hepimiz yaşamın birer köşesinde hamleler yapmanın gayesiyle doğrulmaya, doğru durmaya çalışıyoruz. Geceler de gizeme bürünürken, gündüzler de sert rüzgarlarla mücadeleye devam. Kapana sıkışmış gönüllerimiz var elimizde birde sürekli budadığımız çiçek bahçemiz.  Zaman ise, onu hiç sormayın kahpe gülüşlerle ritmimizi bozmakta. (Şimdi düşünün bakalım, vapurda bacakları kopan iki gencin halini ve şükür edin bir kez daha.)

Sevgiler

AYŞEN TOK